© National Geographic stock / Jim Richardson / WWF

Ekolojik Ayak İzi

40 yılı aşkın bir süreden bu yana insanın doğal kaynaklara yönelik talebi, dünyanın yerine koyabileceği miktarın üzerinde. Doğanın sunduğu ekolojik hizmetlerden bugünkü düzeyde yararlanabilmemiz için, dünyanın kendini yenileme kapasitesinin 1,5 katına ihtiyaç duymaktayız. Ağaçları olgunlaşmadan keserek, denizlerin üretebildiğinden daha fazla balık tükettiğimiz ve atmosfere, ormanlarla okyanusların tutabileceğinden daha fazla karbon salarak “limit aşımı”yla varlığımızı sürdürmemiz mümkün.
Bu durumun doğal kaynak stoklarının azalması, atmosferdeki karbon yoğunluğunun artması ve dönüştürülemeyen atıkların birikmesi gibi sonuçları var.

Ekolojik Ayak İzi, insanların talep ettiği ekolojik hizmetlerin sağlanması için birbiriyle rekabet içinde olan alanları toplar. Tarımsal üretim, otlatma, yapılaşma, balıkçılık ve orman ürünleri üretimi için gereken biyolojik olarak üretken bütün alanlar (biyolojik kapasite) bu hesaba dahildir. Okyanuslar tarafından emilimi mümkün olmayan ilave karbondioksit emisyonlarının
tutulması için gerekli orman alanı da bu kapsam içindedir. Ekolojik Ayak İzi ve biyolojik kapasite, küresel hektar (kha) olarak adlandırılan ortak bir birimle ifade edilir.

Fosil yakıtların yanmasıyla açığa çıkan karbon, yarım yüzyılı aşkın bir süreden bu yana insanlığın Ekolojik Ayak İzi’ndeki en büyük bileşeni oluşturmaktadır ve artmaya devam etmektedir. Karbon, 1961’de toplam Ayak İzi’mizin yüzde 36’sı iken 2010’a gelindiğinde bu oran yüzde 53’e çıkmıştır.

Teknoloji, tarımsal girdi ve sulama alanlarında kaydedilen gelişmeler, başta tarım alanları olmak üzere, hektar başına verimliliğin yükselmesini sağlayarak, 1961-2010 arasında,gezegenimizin toplam biyolojik kapasitesini 9,9’dan 12 milyar kha’ya çıkarmıştır. Ancak aynı dönemde, dünyadaki insan nüfusu 3,1 milyardan yaklaşık 7 milyara yükselerek kişi başına düşen biyolojik kapasitenin 3,2’den 1,7 kha’ya düşmesine neden olmuştur. Bununla birlikte kişi başına düşen Ekolojik Ayak İzi 2,5’ten 2,7 kha’ya yükselmiştir. Dolayısıyla, biyolojik kapasite küresel olarak artmış olsa da, dolaşımda olan miktar çok daha azdır.

Dünya nüfusunun 2050’de 9,6 milyara, 2100’de ise 11 milyara ulaşmasıyla kişi başına düşecek biyolojik kapasite miktarı daha da azalacaktır. Ayrıca toprak bozulması, tatlı su kıtlığı ve yükselen enerji maliyetleri karşısında biyolojik kapasitenin artışını sürdürmek gitgide zorlaşacaktır.
 
© WWF / ESA
İndirmek için tıklayın
© WWF / ESA
 
© WWF International
Büyütmek için tıklayın
© WWF International