The WWF is run at a local level by the following offices...
İklim değişikliğinin insanlar ve diğer canlılar için geri dönülemez sonuçlara yol açmaması, ortalama yüzey sıcaklığındaki artışın 1,5°C'nin altında kalmasına bağlı.
Dünyadaki birincil enerji üretiminin yaklaşık yüzde 80’i, fosil yakıt diye adlandırdığımız petrol, kömür ve gazdan karşılanıyor. Fosil yakıtların kullanılmasıyla ortaya çıkan seragazları, iklim değişikliğine neden oluyor.
3°C’lik Artış Olursa Yaşanacaklar!
Sera gazı emisyonlarımızı azaltmazsak, 2100 yılına kadar küresel ortalama yüzey sıcaklıklarında yaklaşık 3°C’lik artış olacağı öngörülüyor. Bu durumda:
-
Biyolojik çeşitlilik yok olacak,
-
Suya ve gıdaya erişimde büyük sıkıntılar yaşanacak ve buna bağlı salgın hastalık ve ölümde artış olacak,
-
Aşırı hava olayları nedeniyle afetler ve dolayısıyla can ve mal kayıpları artacak,
-
Kuraklık nedeniyle tarımsal üretim yapılamaz hale gelecek; su ve gıda kıtlığı yayılacak ve artış gösterecek,
-
Dünyadaki 410 milyon insan şiddetli kuraklığa maruz kalacak, 49 milyon insanın ise yaşam alanları deniz seviyesi artışından etkilenerek sular altında kalacak,
-
Sıcak hava dalgaları sebebiyle hassas gruplar hayatta kalma mücadelesi verirken buna bağlı salgın hastalık ve ölümler artacak,
-
Günümüzde 500 milyon insanın yiyecek, koruma ve gelir ihtiyacını karşılayan mercan resiflerinin tamamı yok olacak.
Peki Bu Durumda Türkiye'de Neler Yaşanacak?
-
2100 yılına kadar küresel ısınmaya bağlı olarak deniz seviyesi 74 cm artacak. İstanbul ve İzmir'de 50 cm yükselmesi durumunda 252.000 kişi taşkınlara maruz kalacak
-
Kıyı bölgeleri; kalıcı toprak kaybı, taşkın ve erozyonlara maruz kalacak
-
Kıyı ekosistemlerinde bozulum, toprağın, suyun tuzlanması ve doğal drenaj kaybı görülecek
-
Deniz canlıları %17 azalacak
-
Sıcaklık ve asitlenmenin artmasıyla, oksijen miktarı ve gıda arzı azalacak, Kuzey Ege Denizi'ndeki balık stokları %18 oranında azalacak.
Biliyor muydunuz?
-
İklim kriziyle mücadelede başarıya ulaşılamaması halinde Türkiye’de yüzde 50’lere ulaşacak milli gelir kaybı yaşanabilir. Türkiye’nin elektrik üretiminde bugün yaklaşık yüzde 30’larda olan yenilenebilir enerjinin payını 2030’a kadar yüzde 50’ye yükseltmesinin maliyeti kömür odaklı politikalardan daha fazla değil.
-
Ataletin Bedeli Raporu, küresel ısınmayı bilim insanlarının önerdiği 1,5 - 2°C bandında dizginleyemediğimiz takdirde, Türkiye'de üretim, milli gelir ve istihdamda referans senaryolara göre düşüş, gıda fiyatlarında ise artış yaşanacağını ortaya koyuyor.
2030 yılında, iklim değişikliğine dirençli bir gelecek için küresel sıcaklık artışını 1.5°C eşiğinde tutarken biyolojik çeşitlilik ve insan yaşamını gözeten iklim ve enerji politikalarının hayata geçirilmesi için politika geliştirme, savunuculuk, kamuoyu yaratma ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştiriyoruz.
WWF - Türkiye olarak Madrid'de BM İklim zirvesi COP25'de Climate Action Tracker ile birlikte Türkiye'nin iklim hedeflerini nasıl yükseltebileceğini tartıştığı bir yan etkinlik düzenledi. 9 Aralık 2019 günü düzenlenen etkinlik kapsamında Türkiye özelinde hazırlanan raporun tanıtımı yapıldı.
Rapor, Türkiye'nin iklim eylemini artırma konusunda muazzam bir potansiyele sahip olduğunu ve sadece üç ana sektörde eyleme geçerek 2030 yılına kadar emisyonlarını ciddi oranda azaltabileceğini ortaya koyuyor.
Ülkemizin önündeki fırsatlar ve küresel iklim krizinin aciliyeti göz önünde bulundurulduğunda Türkiye'nin iklim hedeflerini artırmak için tam zamanı.
Türkiye kendi ulusal hedeflerini halihazırda yerine getirmek üzere;
-
Bu bağlamda ulusal katkı beyanını 1,5°C hedefiyle örtüşecek şekilde güncellemesi ve iklim eylemini hızlandırması gerekiyor.
-
Paris Anlaşması'nın onaylanması da hem küresel ölçekte iklim eylemi yönünde kararlılığımızı göstermek açısından hem de G20 ülkeleri arasında anlaşmaya taraf olmamış tek ülke konumundan çıkarak pozisyonumuzu güçlendirmek için eş zamanlı atmamız gereken bir diğer önemli adım.
-
Şu anda kömürden çıkış ulusal bir hedef olarak ortaya konmuyor olsa da, önceden planlanmış kömür yatırımlarının bir kısmının iptal olması da emisyonların artış hızını düşürmeye yönelik güzel bir fırsat.
2019 yılı başında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde gündeme getirilen yasa tasarısı ile özelleştirilen kömürlü termik santrallerin hayata geçirmekle sorumlu olduğu çevre yatırımlarına verilmiş muafiyetin 2021 yılına kadar uzatılması teklifi WWF-Türkiye'nin de içinde bulunduğu Temiz Hava Hakkı Platformu'nun TBMM görüşmeleri, termik satrallerin bulunduğu kentlerdeki yerel paydaşların mobilize edilmesi ve change.org'da açılan imza kampanyası ile Şubat 2019'da geri çekilmişti.
Kasım 2019'da TBMM'de tekrar gündeme alınıp kabul edildikten sonra, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 6 yıldır çevre yatırımlarını yapmaktan imtina etmiş bu kömürlü santrallere 2,5 yıl daha süre uzatımı tanıyan yasayı veto etmesini sevinçle karşıladık. Bundan sonraki süreçte TBMM'nin bu santrallere yönelik herhangi bir muafiyet veya ek süre tanıyacak bir yasa teklifini tekrar gündeme getirmeyeceğini umut ediyoruz. Bu ay sonu itibariyle ancak çevre yatırımlarını tamamlamak suretiyle santrallerin faaliyetlerine devam edecek olması, halk sağlığı, çevre ve iklim değişikiği ile mücadele bakımından büyük bir kazanım; ancak belkide en büyük kazanım bu konuda halkın da bilinçlenmiş ve bir kamuoyunun oluşmuş olması.
Kentimi Seviyorum
Kentlerin iklim değişikliğine olan farkındalıklarını ve iklim değişikliği ile mücadele faaliyetlerini öne çıkarmayı hedefleyen WWF, 2010 yılından bu yana kentlerin teşvik edilip ödüllendirilmesi için Tek Dünya Kentleri Yarışması'na öncülük ediyor. Tek Dünya Kentleri Yarışması'na bugüne kadar 5 kıtada 400'den fazla kent katıldı ve uluslararası platformda değerlendirildi.
WWF-Türkiye'nin öncülüğüyle 2019-2020 yılın yarışmasına Türkiye'den 5 kentimiz katıldı ve bu kentler sera gazı envanterlerini ve iklim değişikliği ile ilgili azaltım ve uyum hedeflerini uluslararası veri tabanında tüm dünya kentleriyle paylaştılar.
Bu yıl 14 Eylül – 11 Ekim 2020 tarihlerinde dijital mecralarda gerçekleşecek “Kentimi Seviyorum” (https://welovecities.org ) iletişim kampanyasına Denizli ve İzmir, dünya çapında 62 kent ile birlikte en sevilen kentin oylaması içerisinde yer almaya hak kazandı. Kent yöneticilerinin kent sakinleri ile etkileşimlerinin artırılmasını ve sosyal medyada iklim hedeflerinin duyurulması hedeflenen bu kampanya sonucunda da küresel kazanan, yani en sevilen kent belirlenecek.
Siz de en sevdiğiniz kenti oylayın: Sera gazı emisyonlarını azaltmak için dijital teknolojileri kullanmayı hedefleyen Denizli mi; yoksa önümüzdeki on yılda tüm ulaşım sistemini karbonsuzlaştırmayı hedefleyen İzmir mi?
Kentler ve iklim taahhütleri ile ilgili detaylı bilgiye, aşağıda yer alan 'Tek Dünya Kentleri' sayfasından ulaşabilirsiniz.
Kömürlü Termik Santrallere Hayır!
Ülkemizde yeni kömür yatırımlarından tamamen vazgeçillmesi ve mevcut kömür santrallerinin de kademeli olarak azaltılması iklim krizi ile mücadele kadar doğamız için de gerekli.
2009/10 Deniz Kaplumbağalarının Korunması Genelgesi'ne göre, Deniz Kaplumbağaları Yuvalama Alanlarına inşaat yapılamamasına rağmen, Adana'nın Yumurtalık ilçesi Sugözü Sahili'nde inşaatı başlayan kömürlü termik santral projesi sadece deniz kaplumbağalarını etkilemekle kalmıyor; arazinin bozulmasından ötürü tarım alanlarınıda olumsuz yönde etkiliyor ve karbon emisyonları sebebiyle insan sağlığının bozulmasına da sebep oluyor.
Bu kapsamda, kömürlü termik santralin doğa koruma perspektifinden etkilerinin ele alınmasının yanı sıra, Türkiye'deki kömürlü termik santral finansmanının yapısını ve politika hedeflerini inceliyor ve yeni yapılacak kömürlü termik santraller özelinde yerel ve ulusal savunuculuk ve iletişim faaliyetleri gerçekleştiriyoruz.