NE ARAMAK İSTERSİNİZ.

Bazı Yerler Paha Biçilmezdir.
#KazDağlarıHepimizin
© KAZ DAĞLARI

Çanakkale iline bağlı Kirazlı Köyü yakınlarında Alamos Gold adlı Kanadalı şirkete ait altın madenciliği faaliyeti için yüzlerce hektar ormanın tıraşlandığı bölgede ortaya çıkan durum geçtiğimiz günlerde yalnız doğaya duyarlı kesimlerde değil ulusal, hatta uluslararası kamuoyunda büyük bir infial yaratmıştır. Kesilen ağaç sayısı üzerinden yapılan tartışmalar sorunun gerçek boyutlarının gözden kaçmasına yol açsa da yapılan kesim sonrası ortaya çıkan görüntü ile birlikte bölgede daha çok sayıda arama ve işletme ruhsatının bulunması ve aynı sorunun ülkemizin birçok bölgelesinde söz konusu olması olayın vahametini ortaya koymaya yetmektedir.


Kendine has bir ekosistem olan ormanda, kesilen ağaçların yerine iki kat fidan da dikilse, organik toprağı, botanik zenginliği, yaban hayatı, iklime katkısı ve diğer ekolojik değer ve hizmetleri ile bölgenin yeniden eski bütünlüğüne ve dengesine kavuşması yüzyıllar alacaktır.


Maden alanının bulunduğu bölge olan Kirazlı, 1997 yılında ülkemizde Vakfımızca koordine edilen bir çalışma kapsamında çok sayıda bilim insanının katılımıyla belirlenen Türkiye’nin 122 Önemli Bitki Alanı’ndan biri olan Biga Dağları’nda yer almaktadır. Önemli Bitki Alanları (ÖBA) nadir, tehlike altında ve/veya endemik (dünyanın başka hiçbir yerinde doğal olarak yetişmeyen) bitki türlerinin zengin topluluklarını barındıran doğal alanlardır.

 

  • Uluslararası doğa koruma kuruluşları tarafından da kabul edilen ÖBA’lar bilimsel yaklaşım ve metotlarla tespit ve tescil edilmişlerdir. Avrupa ve dünya ölçeğinde tehlike altında bulunan nadir ve endemik bitki türleri, habitatları ve bunlara ait zengin örnekleri içeren ÖBA kriterleri günümüzde halen geçerli olan uluslararası doğa koruma sözleşme, strateji ve programlarının ilke ve esaslarıyla uyumludur. Bu alanlar, Avrupa Birliği ülkelerinde koruma ağına dahil edilerek yüksek standartlarda korunmaktadır.

  • Volkanik andezit kayalar üzerinde kızılçam-meşe ormanları ve kuru mera topluluklarının bir mozayiğini içeren alan, yakın zamanda bilime kazandırılan, Türkiye’ye endemik ve küresel ölçekte tehlike altında bulunan, Truva kardeleni (Galanthus trojanus) ve beyaz tombak (Paeonia mascula ssp. bodurii) popülasyonları nedeniyle ÖBA olarak belirlenmiştir. Buna ek olarak bölge, ulusal ölçekte nadir dağ lalesi (Anemone blanda), yalnızca kuzey batı Anadolu’da bulunan boncuk sümbül (Scilla bithynica) ve tarihi Truva yarımadasına endemik ak çiğdem (Crocus candidus) gibi bitki türlerini barındırmaktadır. Bununla birlikte alanın, çok sayıda lokal endemik bitkiye ev sahipliği yaptığı bilinmektedir. Bitki örtüsü, yaban hayatı, iklime katkısı, toprak koruma ve su döngüsü gibi paha biçilemeyecek işlev ve değerlerine karşın henüz resmi bir koruma statüsüne sahip olmayan ve yoğun madencilik faaliyetleriyle karşı karşıya bulunan Kirazlı’da söz konusu faaliyetin durdurulması, gelecek kuşaklar adına en büyük dileğimizdir.

  • Bununla birlikte, Kaz Dağı, Murat Dağı, Artvin-Cerattepe, Munzur Vadisi, Salda Gölü’nün de aralarında bulunduğu çok sayıda ÖBA başta madencilik olmak üzere çok çeşitli faaliyetlerin tehdidi altındadır. Taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerin korunan alan hedeflerine ulaşmak için, bu tür eşsiz doğal alanların Türkiye genelinde hızla koruma altına alınması gerekirken ne yazık ki madencilik ve benzeri tahripkâr faaliyetlerle geri dönülemeyecek etkilere maruz bırakılması endişe vericidir. Hatta, 2004 yılından bu yana mevzuatta yapılan değişikliklerle yasal koruma statüsüne sahip milli parklar, tabiatı koruma alanları, SİT alanları gibi korunan alanlarda bile maden arama ve işletme faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi mümkün kılınmıştır.

Sürdürülebilir bir gelecek için WWF-Türkiye olarak arzumuz,  başta ÖBA’lar olmak üzere, bütün önemli doğal alanlarımızın da (Önemli Kuş Alanları, Denizkaplumbağası Yuvalama Alanları) hızla yasal koruma şemsiyesi altına alınması ve halen koruma statüsüne sahip alanlarda bu tür faaliyetlere izin verilmemesidir.

 

Dünya Bankası, Uluslararası Finans Kurumu, Maden ve Metaller Uluslararası Konseyi gibi kuruluşların geliştirdikleri sektör standartları da madencilik faaliyetleri için yapılacak yer seçiminde, bu tür önemli doğal alanların kapsam dışında bırakılmasını gerektirmektedir. Bu alanların korunması aynı zamanda, ülkemizin taraf olduğu Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, Ramsar Sözleşmesi, Bern Sözleşmesi, Avrupa Peyzaj Sözleşmesi, Barselona Sözleşmesi gibi uluslararası yükümlülüklerimizin yerine getirilmesi kapsamında da önemli bir adım olacaktır.


Teknolojik ve kimyasal açıdan tüm önlemler titizlikle alınmış olsa dahi her türlü madencilik faaliyetinin doğa ve insan üzerindeki olumsuz etkileri kaçınılmazdır. Korunan alanlar ve önemli doğal alanlar dışında madencilik faaliyetine izin verilecek yerlerde de çevre ve insan sağlığı için Stratejik Çevre Etki Değerlendirmesi ve ÇED süreçlerinin hassasiyetle yürütülmesi, olası etkilerin özenle değerlendirilmesi ve tüm madencilik faaliyetlerinin en yüksek uluslararası standartlarda gerçekleştirilmesi gerekmektedir.


Çevresel ve sosyal etkileri açısından bu derece tartışmalı konularla ilgili karar alma süreçleri şeffaf ve katılımcı olmalıdır. Tarım, ormancılık, hayvancılık gibi faaliyetlerden geçimini sağlayan, doğanın sunduğu temiz hava, su toprak gibi ekosistem hizmetlerinden faydalanan yerel paydaşların, toplum adına ortak doğal varlıkların sürdürülebilirliğini misyon edinmiş STK’ların, uzmanların ve alınacak kararlardan etkilenmesi muhtemel tüm tarafların sesine kulak verilmelidir. Biyolojik mirasımızın gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlayacak, verimli tarım alanlarımızı ve su kaynaklarımızı koruyacak, ülkemizi gittikçe artan aşırı iklim olaylarına karşı daha dirençli hale getirecek bu yaklaşım, uzun vadede çok daha büyük ekonomik zararların önüne geçmemize de katkı sağlayacaktır.

 

Ek: Biga Dağları ÖBA

Eki indirmek için TIKLAYINIZ.

© KAZ DAGLARI EKİP