Çevresel Akış Nedir?



WWF-Türkiye’nin ülkemizde sürdürülebilir hidroelektrik üretimi konusundaki hedeflerinden bir tanesi, HES işletim süreçlerinde "Çevresel Akış" uygulamalarının teşvik edilmesi ve ilgili paydaşların çevresel akış konusunda kapasitelerinin geliştirilmesidir.

Çevresel akışın ne olduğunu aktarmadan önce, HES işletimi ile ilgili bazı temel bilgilere ve ülkemizdeki uygulamalara değinmekte yarar var.

HES’ler ve Akarsular

HES'ler, suyun akış hızını, akış miktarını, akarsuyun derinliğini ve taban yapısını önemli ölçüde değiştirir. Bunlar nehir ekosistemlerinin sağlığı için kritik unsurlardır. Akarsu yatağına bırakılan suyun miktarı, doğal hayatın sürekliliği açısından hayati öneme sahiptir. HES'lerden nehirlere az oranda su bırakılması sucul canlıların yok olmasına, beslenme, üreme ve göç davranışlarında kısıtlamalara neden olur.

HES'lerin doğal akış rejimini değiştirmesinin sonuçları aşağıdaki şekilde özetlenebilir:
  • Doğal akış rejiminin değiştirilmesi akarsulardaki sucul türlerini dramatik derecede etkiler. Aynı zamanda, düzenli su akışına uyum göstermiş kara canlıları da etkilenir.
  • HES işletimi nedeniyle akarsu yatağına bırakılan suyun azalması sonucunda ortam nemi azalır. Yer altı suları yeterince beslenemez. Bu durum, bitki örtüsünü ve bunlarla yakın ilişkili biyolojik çeşitliliği olumsuz etkiler.
  • Akarsu yakınlarındaki bitki örtüsünün sel azaltıcı bir işlevi vardır. HES işletimi sonucunda azalmış bitki örtüsü aynı zamanda taşkın kontrolünün de azalması anlamına gelir.
  • Akarsudaki suyun derinliğinin azalması, balıkların su içindeki hareketlerini olumsuz etkiler.
  • Akarsuyun derinliğinin azalması, su sıcaklığını etkiler. Suyun sıcaklığı, balık için sınırlayıcı bir faktördür. Örneğin alabalık soğuk su türüdür ve 15°C’nin üzerindeki sıcaklıklarda hayatta kalması mümkün değildir. Su derinliğinin azalması nedeniyle su sıcaklığının 15 °C’nin üzerine çıkması alabalık popülasyonlarını tehlikeye sokar.
  • HES nedeniyle su akış hızındaki değişim, dere yatağı bileşenlerini değiştirir çünkü su, farklı hızlarda, farklı büyüklükte maddeler taşır. Bu nedenle, suyun akış hızındaki değişiklik, su kalitesini değiştirir.
  • Sucul türler, yaşam tercihlerini, suyun sıcaklığına, su kalitesine, su derinliğine ve su hızına göre yaptığından, suyun akış hızına yapılan müdahale, sucul yaşamın kompozisyon ve dağılımını etkiler.

Türkiye’de HES Uygulamaları ile İlgili Durum

Ülkemizdeki HES işletimi sırasında dere yatağına bırakılması öngörülen su miktarına “can suyu” denilmektedir. “Su Kullanım Hakkına Dair Yönetmelik” gereğince, HES kuran şirketler, doğal hayatın idamesini sağlayacak miktarda suyu dere yatağına bırakmakla yükümlüdür. Yönetmelikte, dere yatağına bırakılacak can suyu miktarı, “HES projesine esas alınan derenin son on yıllık ortalama akışının en az %10’u” olarak saptanmıştır. ÇED sürecinde ekolojik ihtiyaçları tespit ederek bu miktarın arttırılıp arttırılmaması gerektiği ise şirketlerin insiyatifine bırakılmıştır.

Can Suyu Yerine Çevresel Akış Uygulaması

Nehirlerin sağlığını korumak ve ekolojik hizmetleri desteklemek için can suyu uygulaması yeterli değildir, bunun yerine “Çevresel Akış” adı verilen uygulamalar tercih edilmelidir. Çevresel akış, farklı nehir sistemlerinde su ihtiyacını bilimsel olarak değerlendirme metotlarına verilen genel bir isimdir, tek bir yöntem değildir. Çevresel akış hesaplamasında kullanılan metodların sayısı 200'ü aşkındır. Farklı coğrafya ve iklimsel koşullardaki nehirler farklılıklar gösterir. Bu nedenle çevresel akış her bir nehir için ayrı ayrı hesaplanmalıdır.

Çevresel akışların en önemli özelliği, sadece minimum akış miktarı üzerine odaklanmıyor olmasıdır. Doğal hayatın sürekliliği için akış rejiminin tüm yönleriyle ele alınması önemlidir. Çevresel akışların en önemli özelliği, su kalitesi, balıkların yumurtlama ve göç koşullarının sürekliliğinin sağlanması, sediman taşınımı, yer altı sularının beslenmesi ve sulak alanların gereksinim duyduğu dönemsel su baskını gibi akış rejimlerinin farklı yönlerini göz önüne almasıdır.

Her nehir için çevresel akış gereksinimleri önemli ölçüde değişiklik gösterir; bu nedenle bir nehrin yönetiminde, çevresel akış o nehre özgü olarak hesaplanmalıdır. Çevresel akış belirlerken birden çok bilimsel değerlendirme teknikleri kullanılır. Bu teknikler, nehirlerin geçmiş doğal akış rejim özelliklerini, nehrin jeomorfolojisini, ekoloji, yönetim, politik ve sosyoekonomik ve lojistik koşulları göz önüne alır. Bu nedenle, çevresel akış hesaplaması sadece ekoloji ve hidroloji ile sınırlı değildir, sosyoekonomik faktörleri de içerir. Bir nehir için çevresel akış miktarı hesaplanırken, nehrin sağlığının ne derecede korunacağı, çevresel değerlerin korunması için gereksinimler, ekolojik hizmetlere yönelik risklerin ne derece kabul edilebileceği ve HES dışındaki diğer su kullanım öncelikleri göz önüne alınır.

Çevresel akış hesaplamaları, birkaç gün içinde tamamlanacak basit hidrolojik metotlardan, birçok farklı ekip tarafından yıllarca çalışma sonucunda hesaplanmaya kadar büyük ölçüde farklılık gösterir. Bu farklılık, analiz için gerekli verilerin durumu, maliyet, sorunun aciliyeti, zaman, kaynak gibi değişkenlere bağlıdır.

Ülkemizde de HES uygulamaları sırasında nehirlerimizin sağlığını, doğal hayatı ve nehirlerin sunduğu hizmetleri muhafaza etmek için gerekli yasal ve bilimsel altyapı tamamlanmalı ve çevresel akış uygulamasına geçilmelidir.
 
 
© Aykut İnce / WWF-Türkiye
© Aykut İnce / WWF-Türkiye