Hayal edin...
Devasa bir balina Akdeniz’in masmavi derinliklerine dalıyor. Bir karides sürüsüne doğru hamle yapıp, kocaman sulu bir lokmayı yutuyor..Bu sırada suyun üstünde yerel balıkçıklarhedef dışı avcılığı engelleyen özel bir çark ile ağa yakalanmış sardalyaları çekiyorlar.
Akdeniz’in cömertliğinin tek tadını çıkaranlar onlar değil. Turistler ve dalgıçlar da kayaların arkasında gizlenmiş büyük orfozlara, sualtı tablolarına benzeyen kırmızı mercanlara ve yemyeşil deniz çayırlarını süsleyen bir metre uzunluğundaki istiridyelere hayret içinde bakıyorlar.
İnsan ve doğa birlikte harmoni içinde yaşıyor ve her ikiside deniz kaynaklarını tüketmeden yaşamını sürdürüyor.
İşte bu Akdeniz’in yaşamı olabilir ve Deniz Koruma Alanları bunun gerçekleşmesinde bize yardımcı olabilirler.
Deniz Koruma Alanları; ekolojik önemlerinden dolayı koruma altına alınmış deniz ve kıyı dilimleridir. Bu alanlar, Akdeniz’in eşsiz deniz yaşamını ve balıkçıların geçim kaynaklarını korur, yerel ekonomiyi kalkındırır ve turistlerin dünyamızın en çarpıcı hazinelerinden birini keşfetmesine olanak sağlar.
Deniz Koruma Alanı ve insan, ayrılmaz bir ikilidir.
Akdeniz’imiz bir biyoçeşitlilik sıcak noktasıdır…
Akdeniz, dünyamızın su yüzeyinin %4’ünden azını kapladığı halde denizel canlı türlerinin %10’una ev sahipliği yapıyor. Akdeniz sakinleri arasında deniz kaplumbağaları, yüzgeçli balinalar ve okyanus hayatında önemli bir rol oynayan deniz çayırları “Posidonia oceanica” sayılabilir.
Tehdit altında…
Bugün Akdeniz, aşırı avlanma ve kıyı gelişiminden kirliliğe, deniz trafiğinden iklim değişikliğine birçok cephede saldırı altında. Bitki ve hayvan türlerinin bazıları da dünyada en çok nesli tehdit altında olanlar arasında.
Deniz Koruma Alanları istismara uğramış Akdeniz’imiz için bir çözümdür.