Türkiye’nin Net-Sıfır Hedefine Giden Yol: Kömürden Çıkış ve Yeşil Yatırım

Güncelleme Tarihi January, 11 2023

WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), “Net Sıfıra Giden Yolda Adil Dönüşüm için Yol Haritası” başlıklı yeni bir rapor yayımladı. S360 Sürdürülebilirlik Hizmetleri A.Ş. ve akademisyenlerin katkıları ile hazırlanan raporda Türkiye’nin 2053’e yönelik net sıfır emisyonlu ülke olma vizyonuna paralel olarak kömürden adil çıkış için bir yol haritası sunuluyor. Çalışmada Türkiye’nin kömüre dayalı elektrik üretiminden çıkış sürecini bölgesel koşulları dikkate alarak, kapsayıcı ve katılımcı bir biçimde planlaması gerektiği vurgulanıyor. Ayrıca enerji ve tarım sektörlerinde gerçekleştirilecek yeşil yatırımların, konvansiyonel uygulamalara kıyasla üç kata varan oranlarda istihdam yaratabileceğine dikkat çekiliyor.
Paris Anlaşması’nın TBMM’de onaylanmasının ardından 2053 yılı için net sıfır hedefini açıklayan Türkiye’nin bu hedefe nasıl ulaşacağı tartışılırken, WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), bu kapsamda enerji sektörünün adil dönüşümü için yol haritası öneren bir rapor yayımladı. Boğaziçi ve Sabancı Üniversitelerinden akademisyenler ile bağımsız araştırmacılar tarafından, S360 ve WWF-Türkiye uzmanlarının da katkılarıyla hazırlanan rapor, ulusal ölçekte net sıfır yol haritası ve bunun bir parçası olarak kömürden çıkış stratejisi ile kömür bölgelerinde adil geçişin birbirleriyle bağlantılı şekilde planlanması ve uygulanması gerektiğine dikkat çekiyor.
Rapora göre, kömürden çıkış sürecinin ve sonrasının kapsayıcı ve demokratik bir şekilde ele alınarak kömür sektöründe çalışanların haklarının ve geçimlerinin korunması önem taşıyor. Bu, söz konusu bölgelerde yeni istihdam ve insana yakışır iş olanakları yaratan, toplumsal eşitsizlikleri azaltan, doğal kaynakları ve doğal yaşamı koruyan eşitlikçi, adil, sürdürülebilir ve dirençli bir kalkınma politikasının belirlenmesi ve uygulanması anlamına geliyor.

Raporda ayrıca adil dönüşüm planlamasının bir parçası olarak enerji ve tarım sektörlerine yapılacak yeşil yatırımların (yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği ile organik tarım) sera gazı emisyonu tasarrufu ve istihdam etkilerini değerlendiren bir analiz de yer alıyor. Söz konusu analize göre:
  • Konvansiyonel tarım yerine organik tarıma %20 oranında (7,7 milyar TL değerinde) daha fazla yatırım yapılması durumunda 219.500 kişi daha fazla istihdam edilebileceği gibi 4,2 milyon ton sera gazı emisyonu tasarrufu sağlanabilir.
  • Aynı miktarda yatırım fosil yakıtlar yerine enerji verimliliğine yapıldığı durumda 2-3 kat daha fazla istihdam yaratılabilir.
  • Aynı miktarda yatırım yenilenebilir enerjiye yapıldığı takdirde fosil yakıtlara yapılan yatırımın getireceği 12.505 kişilik istihdama karşı, rüzgâr enerjisi yatırımı 7.061 ila 35.486, güneş enerjisi yatırımı ise 12.584 ila 34.165 kişilik istihdam potansiyeli sağlayabilir.
 
‘Adil ve katılımcı dönüşüm süreci için öneri yol haritasını ortaya koyuyoruz’

Raporla ilgili bir açıklama yapan WWF-Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli şunları söyledi: “Türkiye geçtiğimiz yıl Paris Anlaşması’na taraf olurken 2053 yılına yönelik bir net sıfır vizyonu ortaya koymuştu. Bu vizyona giden yolda başta enerji sektörü olmak üzere tüm alanlarda kapsamlı bir dönüşüme ihtiyaç var. Emisyonların üçte birine neden olan elektrik üretiminde kömürden çıkış bir seçenek değil, zorunluluk olarak önümüzde duruyor. Rüzgâr ve güneş başta olmak üzere yenilenebilir enerji yatırımlarını artırarak bu süreci 2030’da tamamlamak mümkün. Ayrıca, raporumuzdaki analizler enerji ve tarım sektöründe yeşil yatırımların büyük bir istihdam potansiyelini barındırdığını gösteriyor. Ancak bu dönüşümün maliyeti kırılgan grupların sırtına yüklenmemeli. Raporda Türkiye için adil ve katılımcı bir dönüşüm sürecinin nasıl olabileceğini gösteren bir yol haritası ortaya koymaya çalıştık.”
S360 CEOsu Kerem Okumuş rapora ilişkin şunları ifade etti: “Ulusal ölçekte net sıfır hedefine ulaşmak için kömürden çıkış, yaşanan teknolojik, çevresel ve toplumsal değişimler ışığında hem ekonomik hem de sosyal açıdan acil bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkıyor. Enerji sektörü odağında tasarlanan bu yeşil dönüşüm tarımdan ticarete birçok sektörü ve bu sektörlere ilişkin yerel, bölgesel ve küresel paydaşları bir arada düşünmemizi zorunlu kılıyor. Karbonsuzlaşma planlamalarının önümüzdeki on yılında kömürden çıkış, gerekli olmanın yanında doğru adımlar atıldığı takdirde gerçekçi de. İzlenecek dönüşüm için oluşturduğumuz bu rapor, Türkiye’nin enerji dönüşüm vizyonuna paralel ekolojik yatırımlarla kapsayıcı, eşitlikçi ve adil bir yol haritası çizerek kömürden çıkışın nasıl olacağına ve dönüşümdeki ekonomik, çevresel, sosyal fırsatlara dair kamuoyuna bir tartışma alanı sunuyor.”

Editöre Notlar:

Kömürden çıkış şart ama... 
2019 yılında dünyada enerji ve ısı üretimi kaynaklı sera gazı emisyonları toplam emisyonların %44’ünü oluşturdu. Bu emisyonların %72,3’ü kömür kaynaklıydı (IEA, 2021*). Bu bakımdan ekonomilerin karbondan arındırılması ve kömürlü̈ elektrik üretiminden çıkış̧ iklim değişikliğiyle mücadele acısından öncelik taşıyor. Ayrıca, yenilenebilir kaynaklardan enerji üretiminde yaşanan teknolojik gelişmeler, bunların maliyetlerindeki düşüşler ve kömürlü̈ elektrik üretimi finansmanının giderek zorlaşması gibi gelişmeler bunu ekonomik açıdan gerekli bir karar yapıyor. Kömürlü̈ elektrik üretiminin yerelde halk sağlığı, doğal çevre, geçim kaynakları ve yasam bicimi üzerinde olumsuz etkileri de biliniyor.

Bu kapsamda, Türkiye’nin enerji sektörünü̈ karbonsuzlaştırması ve buna yönelik olarak kömürden aşamalı çıkış için bir plan geliştirmesi gerekiyor. Dönüşümün adil ve planlı şekilde gerçekleştirilmesi, aynı zamanda, dönüşüme toplumsal desteğin sağlanması açısından da gerekli.

Raporda, adil dönüşüm sürecinde kaliteli, insana yakışır yeni istihdam olanaklarının yaratılmasının ve kömür sektöründen ayrılan çalışanlar başta olmak üzere, yerel halkın bu istihdam olanaklarından faydalanması için gerekli önlemlerin alınmasının şart olduğu vurgulanıyor. Bu bakımdan mevcut mesleki becerilerin ve yeni oluşacak beceri ihtiyaçlarının ayrıntılı bir şekilde ortaya konması, ihtiyaç duyulacak becerilerin yerelde geliştirilmesi için gerekli mesleki eğitim fırsatlarının sağlanması gerekiyor. Bu amaçla kamu, özel sektör, sendikalar ve mesleki eğitim kurumları arasında işbirliklerinin kurulması önem taşıyor.  Rapor kömür bölgelerinde yeni sektörlerin desteklenmesi, mevcut sektörlerin geliştirilmesi, altyapının iyileştirilmesi, başta mesleki eğitim olmak üzere sosyal hizmetlerin sunulması ve ekolojik restorasyon gibi yatırımların tümü için kaynak yaratılması gereğine dikkat çekiyor.

Rapora göre, kömür sektöründen ayrılacak çalışanların dönüşüm sürecinde geçim kaybına uğramaması ve refah düzeylerinin korunması yönünde sosyal koruma önlemleri alınması çok önemli. Adil dönüşüm planı kapsamında çalışanlar ve sendikalarla yapılacak müzakereler yoluyla erken emeklilik, işsizlik sigortası, doğrudan gelir desteği, tazminat ödemeleri, yol ve taşınma masraflarının karşılanması gibi sosyal koruma önlemleri belirlenmeli. Aynı zamanda, kömür madenciliği ve kömürlü̈ elektrik üretimi faaliyetlerinin sonlandırılmasından sonra bölgedeki tehlikeli madde ve atıkların belirlenmesi; bunların arıtılması, uzaklaştırılması veya güvenli bir şekilde depolanması; çevresel etkilerin düzenli izlenmesi ve gerektiğinde müdahale edilmesi de önem taşıyor.

Fosil yakıtlar yerine enerji verimliliğine yatırım yapmak istihdamı üçe katlıyor

Rapor, adil dönüşüm planlamasının bir parçası olarak ekonomik, sosyal ve ekolojik etkileri yüksek tarım ve enerji sektörlerine yapılacak yeşil yatırımların hem daha az sera gazı emisyonuna neden olacağını hem de geçiş̧ sürecinde ve sonrasında daha fazla istihdam olanağı sağlayacağını ifade ediyor. Raporda bu konuda somut örnekler veriliyor.

Konvansiyonel tarım yerine organik tarıma %20 oranında (7,7 milyar TL değerinde) daha fazla yatırım yapılması durumunda 219.500 kişi daha fazla istihdam edilebileceği gibi 4,2 milyon ton daha az sera gazı emisyonuna neden olunuyor.

Fosil yakıtlar yerine enerji verimliliğine aynı miktarda daha fazla yatırım yapılması neredeyse iki-üç kat daha fazla istihdam yaratıyor. Fosil yakıtlara yapılan yatırım 12.505 kişilik istihdam getirirken, aynı miktarda yatırım rüzgâr enerjisine yapıldığında 7.061 ila 35.486, güneş̧ enerjisine yapıldığında ise 12.584 ila 34.165 kişilik istihdam potansiyeli sağlıyor.

Yapılan kilovat saat (kwh) başına CO2 emisyon analizlerine göre, güneş̧ enerji sistemlerinin karbon ayak izi 6 gram, rüzgâr enerji sistemlerinin karbon ayak izi ise 4 gram olarak belirlendi. Karbon ayak izi kömürde 109 gram düzeyine çıkıyor (Pehl vd., 2017**).
 
 Rapora buradan ulaşabilirsiniz.


*IEA. (2021). Global Energy Review 2021. International Energy Agency. https://www.iea.org/reports/global-energy-review-2021
**Pehl, M., Arvesen, A., Humpenöder, F. vd. (2017). Understanding future emissions from low-carbon power systems by integration of life cycle assessment and integrated energy modelling, Nature Energy, 2, 939-45. doi: 10.1038/s41560-017-0032-9
WWF
© WWF

FAYDALI BİLGİLER