Doğayla Sevgi Dolu Bir Bağ Kurmak

Güncelleme Tarihi April, 23 2024

2021 kasım ayında gözler COP26’dayken (Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı) Birleşmiş Milletler’in (BM) Cenevre’de toplanan İnsan Hakları Konseyi'nden “temiz çevrenin insan hakkı olduğuna” dair tasarının oy çokluğuyla kabul edildiği haberini aldık. Konsey temiz, güvenli, sağlıklı ve sürdürülebilir çevrenin temel bir insan hakkı olduğunu onaylarken yapılan açıklamada yer alan “Bu kararın, insanlığı ve tabiatı koruyacak dönüşebilir ekonomik, sosyal ve çevre politikalarını tetikleyeceğini temin edebilmek için cüretkar hamleler gerekmektedir," ifadesi çoğumuza çevre konusunda bugüne atılan ve atılmayan pek çok cüretkâr hamleyi hatırlattı.

Çevre Hakkı: 1970'li yıllarda hayatımıza giren Çevre Hakkı ekosistemlere zarar vermeden, doğal kaynakları tüketmeden, gelecek kuşakların kalkınmasına olanak verecek şekilde kalkınmanın planlamasını amaçlayan sürdürülebilir kalkınma ilkelerini konu alıyor. Oysa geldiğimiz noktada ne yazık ki hem insan hakları kapsamında ele alınan hem de anayasamızda yer alan maddelere rağmen gelecek kuşakların haklarını gözeten güçlü bir altyapıya sahip olmadığımızı görebiliyoruz.

Belki bugünün çocuklarına kalbimizden geçen doğaya saygılı ekonomi, üretim ve koruma politikaları bırakamıyoruz. Ancak tüm gücümüzle bu konuda çaba sarf etmeye devam ederken bir yandan da onların doğayla çok daha güçlü, sevgi ve yaratıcılık dolu bağlar kurmalarını sağlayabiliriz. Çünkü biliyoruz ki doğayla sağlıklı bir ilişki kurmak onların doğuştan gelen doğa sevgisini geliştirmenin güçlü bir yolu.

Araştırma çıktıları: Philadelphia Çocuk Hastanesi doktorlarından Dr. Burdette ve Dr. Whitaker’ın gerçekleştirdiği bir araştırma, düzenli olarak açık havada oynama şansı verilen çocukların sadece fiziksel değil, zihinsel ve sosyal açıdan da geliştiklerini gösteriyor. Ayrıca çocuklar hem doğayı tanıdıkça hem de bitki ve hayvanları keşfettikçe empati yetenekleri gelişiyor. Yale Üniversitesi Doğa Bilimi araştırmacılarından Dr. Kelletise, bu konuda yapılan araştırmalar sonucunda doğada düzenli olarak zaman geçiren çocukların stressiz olduklarını ve dikkat sürelerinin daha uzun olduğunu söylüyor.

Çocukların doğayı daha iyi tanımalarının yolu onun bir parçası olduklarını anlamalarından geçiyor. Ve biliyoruz ki sevdiğimiz, bağlar kurduğumuz şeyleri daha çok koruma eğiliminde oluyoruz. Yapılan araştırmalarda çocukluklarında bitki ve hayvanlarla ilgilenen ve kısıtlı bir dönem de olsa doğanın içinde yaşayan kişilerin ileriki yaşamlarında, çocukluklarında bu pratikleri yapmayan kişilere göre doğaya karşı daha duyarlı oldukları görülüyor.
“Bir yandan pandemi, diğer yandan soğuk havalar, öte yandan yoğun okul temposu içinde bu bağı nasıl güçlendirebiliriz?” diye sorduğunuzu duyar gibiyiz — pencere önünde çiçek yetiştirmek; gördüğümüz ya da görmediğimiz bütün bitki ve hayvanların birbiriyle yaşamsal bağları olduğunu anlatmak; okul yolunda basit bir büyüteçle gözlem yapmalarına fırsat vermek; apartman ya da okul bahçelerindeki bitki ve hayvanların sorumluluklarını onlarla paylaşmak; geri dönüşüm, sorumlu tüketim gibi konularda aldığımız kararların gerekçelerini açıklamak ve onları süreçlere dahil etmek gibi pek çok yolla da çocuklara doğaya nasıl saygı duyacaklarını ve ona nasıl yardımcı olabileceklerini öğretebiliriz.

Çocuklara doğa sevgisini aşılarken kendi davranışlarımız, tüketim alışkanlıklarımız ve birlikte gerçekleştirdiğimiz aktiviteler kadar kitaplar da iyi bir kaynak olabilir. Bu konuda aklıma gelen birkaç öneri:

🌱 Everest Yayınları'ndan Ağaç Diken Adam
🌱 Defne Ongun Müminoğlu'ndan Okumak İstemeyen Otti
🌱 Eric Carle'dan Minik Tohum
🌱 Tim Davis'ten Genç Kaşifin Doğa Rehberi 
🌱 Peter Brown'dan Meraklı Bahçe
🌱 Aysun Berkay Özmen'den Çevreci Kral Kurbağa
🌱 Helen Ward'dan Teneke Orman
🌱 Shel Silverstein'dan Cömert Ağaç
🌱 Şahika Ercümen'den Deniz Kızı ve Delfi
🌱 Jacques Goldstyn'den Canım Ağacım
🌱 Taze Kitap'tan Ağaç-Hayvan-Böcek Atlası 
🌱 Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'ndan Genç Kuş Gözlemcisinin El Kitabı
🌱 Barroux'dan Nerede Bu Fil? ve Nerede Bu Denizyıldızı?
🌱 Feridun Oral'dan Böğürtlen Cini ve Sarı Gaga
🌱 Kang-mi Yoon'dan Ağaçların Yetiştiği Bina

Bu külliyatın ardından, başladığımız gibi, 22 Ocak 2022'de aramızdan ayrılan iklim ve insan hakları aktivisti, farkındalıkla yaşam sanatı rehberi, zen ustası ve şair Thích Nhất Hạnh’ın doğayla temelden bağlar kurmamıza rehberlik eden sözlerine kulak vererek bitirelim:

Biz insanlar kendimizi daima doğal dünyadan ayırıyoruz. Diğer hayvanları ve canlı varlıkları “doğa” olarak sınıflandırıp kendimizden ayırıyor ve sanki ondan ayrıymışız gibi davranıyoruz. Sonra “Doğaya nasıl davranmalıyız?” diye soruyoruz. Doğaya kendimize nasıl davranıyorsak öyle davranmalıyız: şiddetten kaçınarak. İnsan ve doğa ayrılmazdır. Tıpkı kendimize zarar vermediğimiz gibi doğaya da zarar vermemeliyiz. Doğaya zarar vermek kendimize zarar vermektir ya da tam tersi.

Gül Türün
İletişim Müdürü
Doğayla Sevgi Dolu Bir Bağ Kurmak
© Austin Schmid

FAYDALI BİLGİLER