© William Rossier
YUNUSLAR

YUNUSLAR


Yunuslar, tarihin en eski dönemlerinden beri kültür ve sanatın önemli bir parçası oldular. Antik çağlarda, Anadolu kıyılarındaki şehirlerde, denizlerdeki canlılığı ve bereketi sembolize eden önemli bir motif haline geldiler. Yunus, aynı zamanda denizciler için bir kılavuz ve koruyucu olarak da görülmüştür. Ülkemizde afalina (Tursiops truncatus), tırtak (Delphinus delphis) , çizgili yunus (Stenella coeruleoalba) ve mutur (Phocoena phocoena) olmak üzere dört tür yunus gözlemlenebilmekte.

Yunuslar, doğada gözlemlenmesi heyecan ve merak uyandıran deniz memelileridir. Denizlerde birdenbire karşımıza çıkan bir yunus sürüsüne yakından baktığımızda her birinin farklı bireyler olduğunu anlayabiliriz. Bu farklılık, yunus türlerinin sırt yüzgeçlerinin insanlardaki parmak izi gibi karakteristik olmasından kaynaklanıyor.

Sistemli olarak yapılan yunus gözlemleri ile elde edilen bilgiler, aynı zamanda, türe yönelik koruma stratejilerinin geliştirilmesi ve uygulanması açısından da önemli.
Yunus gözlemi hem karadan hem de denizde tekneden yapılabilir. Bireyler, sırt yüzgeçlerindeki farklı şekillenmeler, renkler gibi fiziksel özelliklerinin yanı sıra vücutlarındaki izlerden ayırt edilebilir. Fiziksel özelliklerinin not edilmesi ve fotoğraflanması tespit çalışmasının önemli bir adımı.


Yunuslar Tehlikede

Yunusların günümüzde karşı karşıya olduğu ana tehditler habitat kaybı, deniz trafiği, hedef dışı avcılık, rekreasyonel faaliyetler, askeri tatbikatlar, petrol ve gaz için sismik uygulamalar, istilacı türler, salgınlar, kirlilik ve iklim değişikliği olarak sıralanabilir.

Son zamanlarda yapılmış çalışmalar, geçen 60 yılda ses seviyelerinin her 10 yılda iki katına çıktığını gösteriyor. Yunuslar, yönlerini ve besinlerini bulmak, iletişim kurmak ve sosyalleşmek için ekolokasyon adı  verilen bir yöntem kullanırlar. Ekolokasyon; türün çıkarttığı sesi kullanan bir aktif sonar gibi çalışır. İnsan faaliyetleri sonucu oluşan ses kirliliği, bu iletişimin zorlaşmasına hatta kimi zaman imkansızlaşmasına sebep olur.


İstanbul Boğazı ve Dilek Yarımadası

İstanbul Boğazı, kültürel, ekonomik ve stratejik açıdan büyük öneme sahiptir. Karadeniz ile Marmara Denizi’ni bağlayan tek su yolu ve bu su yolu iki havzanın biyolojik dengesi için vazgeçilemez öneme sahip. Avrupa ve Asya kıyıları arasında yer alıyor, dünyanın en dar ve en yoğun dar boğazlarından biri. Akdeniz’den gelen sular boğazlar yoluyla Karadeniz’e geçer ve Karadeniz’in sularının yenilenmesine katkıda bulunur. İstanbul Boğazı, afalina , tırtak ve mutur olmak üzere 3 tür yunusa ev sahipliği yapar.

Dünyanın eşsiz doğal alanları arasında kabul edilen Dilek Yarımadası Büyük Menderes Deltası Milli Parkı’nı oluşturan Dilek Yarımadası’nın sularında üç yunus türü yıl boyunca gözlemlenebilir; afalina, tırtak ve çizgili yunus.


Birlikte Neler Başardık?

  • 2012 yılından bu yana Dilek Yarımadası’nın yunuslarına dikkat çekiyor, alanın yunuslar açısından önemini dile getiriyoruz. 2019 yılından bu yana DMAD işbirliğiyle bölgede gözlemler yapıyoruz.
  • 2021 yılından bu yana,  İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Kentsel Ekolojik Sistemler Müdürlüğü, “Yaban İstanbul” ve “Yeşil İstanbul” ekipleri ve Deniz Memelileri Araştırma Derneği (DMAD) teknik işbirliğiyle İstanbul’un yunuslarıyla ilgili farkındalık oluşturma çalışmaları yürütüyoruz. 2022 yılından bu yana halka açık 15 gözleme 1930 vatandaş katıldı.   Bu çalışma,  İstanbul halkında İstanbul Boğazı’nda gözlemlenen 3 tür yunus  hakkında  farkındalık artırmayı, yunusları özgürce hareket ettikleri doğal ortamlarında gözlemleme fırsatı sunmayı, vatandaş bilimini teşvik etmeyi amaçlamakta.
  • Gözüm Doğada mobil uygulamamızda yunus bölümünü hayata geçirerek vatandaş bilimi yoluyla veri üretimini yaygınlaştırıyoruz. Günümüzde küresel ölçekte yaygınlaşan Vatandaş Bilimi yoluyla veri elde edilmesi ve koruma çalışmalarının yaygınlaştırılması, bilimin popüler hale gelmesi ve herkesin koruma çalışmalarına katılımına fırsat vermekte.
  • Yunusların esaret altında tutulduğu Yunus Gösteri Merkezlerinin kapatılması ile ilgili çalışmalar yürüten platformlarla işbirliği yapıyor, farkındalık oluşturma çalışmalarıyla konunun önemini gündeme getiriyoruz.
  • İlgili kurumlar, DMAD ve TÜDAV ile işbirliği içinde 2021 yılında IUCN tarafından İstanbul Boğazı’nın IMMA (Önemli Deniz Memelileri Alanı) statüsü kazanmasına katkı sağladık. 



 

 

© DENİZ KAPLUMBAĞASI
DEĞİŞİMİN PARÇASI OL

Hayatınızda ufak değişiklikler yaparak büyük değişimlere katkıda bulabilirsiniz. Tehlike altındaki bir türü evlat edinin veya düzenli destekçi olun, WWF-Türkiye ailesine siz de katılın! Doğamız için yaptığımız her proje sizinle #BirlikteMümkün

Destek Ol